Merhaba,
Günübirlik kaçamağımızı anlatmak için yazıyorum bu yazıyı. Neler yaptık, ne yedik içtik bir günde onları bulabilirsiniz. İlk izlenim olarak Alaçatı şirin, rüzgarlı ve gereksiz pahalı. Bir kere görülüp bir daha gerek yok dediklerimden benim. Çünkü benim tatil anlayışım daha sakin. Sizin de öyleyse sanırım pek karşılamayacak isteğinizi burası.
Öncelikle Alaçatı'ya kendi aracımızla gittik. İzmir-Alaçatı yaklaşık 1 saat uzaklıkta. Onun dışında İzmir otogardan her saat başı da otobüsler var. Zaten Alaçatı'ya vardığınızda her yer birbine çok yakın olduğu için dolmuşa da ihtiyacınız olmuyor. Sokakları dar ve yokuşlu.
Rengarenk sokaklarda, meyhanelerde, incik boncuk dükkanlarının arasında gezmek ise çok keyifli.
Rengarenk sokaklarda, meyhanelerde, incik boncuk dükkanlarının arasında gezmek ise çok keyifli.
Bizim ilk durağımız Kumrucu Erol oldu. Adından çok fazla söz ettirmiş kumrucular var burda. Öyle olunca beklentiyi yüksek tutuyoruz haliyle. Beklentiyi karşıladı mı derseniz hayır. Lafta bir yerin popülaritesini arttırmak için yapılmış bir reklam gibi geldi bize.
İyi kötü yemeğimizi yedikten sonra tarihi değirmenlere geçiyoruz.
Etrafta o kadar çok gelinlik var ki fotoğraflardan silmekten yoruldum. Gerçekten neden? Yine de 1800lerde yapılmış bu büyüklü küçüklü değirmenlerde güzel fotoğraf çekilmeyi başarabildik.
Sonrasında çarşıyı gezmeye başladık ve Magnum Store'a uğradık. Fotoğraflardan büyük gözükse de küçücük bir yer. Öğlen sıcağında böyleyse akşamını düşünemiyorum buranın. Ben beyaz sütlüsünü aldım, yarısını ancak bitirebildim.
Kahve içmek için instagramdan sürekli fotoğraflarını gördüğüm Bom Dia'ya gittik. Her köşesinden ayrı fotoğraf çıkıyor gerçekten.
Orda yaşıyor olsam baharda kahve içip bahçesinde kitap okurdum ama kesin.
Buradan kalkınca bir de çok merak ettiğimiz Delikli Koy'a geçtik.
Yol o kadar kötüydü ki en baştan uyarayım. Alaçatı merkez ve sahilleri gibi burası da insan yığını tabi. Keşke biraz daha el değmemiş ve huzurlu olsa. Yine de manzara harika.
1 gün içine bizim yapabildiklerimiz bu kadardı. Plajlara gidip flamingolarla sadece fotoğraf çektirmek gibi bir tatil planınız yoksa Marmaris'e gelin. Çok daha güzel, huzurlu, fiyatları uygun. :)
İyi kötü yemeğimizi yedikten sonra tarihi değirmenlere geçiyoruz.
Sonrasında çarşıyı gezmeye başladık ve Magnum Store'a uğradık. Fotoğraflardan büyük gözükse de küçücük bir yer. Öğlen sıcağında böyleyse akşamını düşünemiyorum buranın. Ben beyaz sütlüsünü aldım, yarısını ancak bitirebildim.
Kahve içmek için instagramdan sürekli fotoğraflarını gördüğüm Bom Dia'ya gittik. Her köşesinden ayrı fotoğraf çıkıyor gerçekten.
Orda yaşıyor olsam baharda kahve içip bahçesinde kitap okurdum ama kesin.
Buradan kalkınca bir de çok merak ettiğimiz Delikli Koy'a geçtik.
Yol o kadar kötüydü ki en baştan uyarayım. Alaçatı merkez ve sahilleri gibi burası da insan yığını tabi. Keşke biraz daha el değmemiş ve huzurlu olsa. Yine de manzara harika.
1 gün içine bizim yapabildiklerimiz bu kadardı. Plajlara gidip flamingolarla sadece fotoğraf çektirmek gibi bir tatil planınız yoksa Marmaris'e gelin. Çok daha güzel, huzurlu, fiyatları uygun. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder